31 Ağustos 2016 Çarşamba

YAPRAK DÖKÜMÜ (REŞAT NURİ GÜNTEKİN)

Selam arkadaşlar ben calypso :-)

Geçen hafta paylaşım yapamadığım için hepinizden çok özür dilerim ...
Verdiğimiz bu aradan sonra aslında sizlere daha güncel bir roman getirmek istemiştim ama yine bir klâsik aşkına yenik düştüm ve işte karşınızda türk edebiyatının en ünlü eserlerinden yaprak dökümü

 (her ne kadar bu kadar ünlü olmasının sebebi adını kopyalamak dışında bir şeyini benzetemedikleri dizi olsa da biz sadece kitap olarak ele alalım :-) )

Yaprak dökümü bir ailenin yavas yavaş çöküşünü anlatır . Koca çınar olan babanın içini kemiren kurtları, hevesleri uğruna herşeyi kaybedip bir bir düşen yaprak olan evlatları ...

Ana karakter  Ali Rıza bey namusli,onurlu,sakin bir insandır. Çalıştığı işyerinden istifa eder nedeni ise hayat felsefesine uymayan ahlaksız davranışlardır. Ali Rıza bey'in istifasını kendi gibi yetiştirdiği oğlu şevkette destekler ama eşi hayriye hanım bundan pek memnun kalmaz tâbi.

Şevket ailenin tek erkek çocuğudur,babasının istifasından kısa süre sonra bir bankada iyi bir maaşla iş bulur ve artık koca çınar olma rolü ona geçmiştir.
Kısa süre sonra ferhunde adında pek te düzgün olmayan hafif meşrep bir kadınla evlenir ve ailenin çöküşü başlar.

Ferhunde eğlenceye düşkün bir kadındır ve zamanla evin ortanca kızları olan leyla ve neclayı da kendine benzetir.
Kızların bozulan ahlâklarının yanısıra kurulan sohbet masaları ve harcanılan paralar evin ekonomisini de sıkıntıya sokar.

Evin en büyük kızı olan fikret bu durumdan rahatsız olup dul bir adamla evlenir veee ailenin sonbaharı gelmiş ilk yaprağı da düşmüş olur.

Fikretten sonra Şevket te bankadan aldığı borçlar sebebiyle zor durumda kalır ,borcu ödeyemez ve hapse girer.
Ferhunde de kocasının hapse girmesiyle evi terkeder.
Yapraklar bir bir dökülür...

Otoritenin tekrar babasına geçmesi ile evin kızları sıradan hayatlarına döner ama burda bitmedi tabiiki ...
Necla zengin sandığı bir adamla evlenir,adam araptır ve bu durumla leylaya çok fazla hava atar fakat kocası hakkındaki  gerçekleri sonra öğrenir ,çok pişman olur babasından yardım ister zira kocasının bir kaç karısı daha vardır ve çok varlıklı değildir.
Leyla da zengin bir avukatın metresi olur.

Ali Rıza bey'in ailesi iste böyle dağılır daha bir çok olay olmuştur fakat o kadarı da sürpriz olsun bence :-)

Yaklaşık 5-6 yıl süren türk yapımı dizi sayesinde çok uzun sanılan roman aslında bayağı kısadır. Okumanızı tavsiye ederim .

Bir dahaki yayında görüşmek üzere kendinize iyi bakın :-) :-) :-)

29 Ağustos 2016 Pazartesi

Kuzey Masalı-Zeliha Eren

   Merhaba arkadaşlar,sonuna fazlasıyla yaklaştığımız tatiliniz nasıl geçiyor? Benimki son zamanlarda biraz inişli çıkışlı ama olsun,elimde kalanı olabildiğince değerlendirmeye çalışıyorum. 😃 
   Pekâlâ,bugün size Türk yapımı bir kitap getirdim ve şaşırtıcı derecede iyi bir şey yakaladığıma inanıyorum. Hattâ öyle ki,sanırım serinin devam kitaplarını da takip edeceğim. Halkımızın modern edebiyat alanında kendini geliştirdiğini görmek gerçekten çok güzel bir şey. 😊 
   Kuzey Masalı,mizahi bir dille yazılmış bir aşk romanı. Neyse ki kitap vıcık vıcık bir aşkla bulanmamıştı. Şu meşhur aşkların itiraf edildiği noktada hafiften bir artış yaşandı ama tam, eyvah,kitabın devamı bununla gelecek derken... Evet tam bunu düşünürken,atraksiyon yeniden devreye girdi. 😃 
   Haydi kısaca karakterleri tanıyalım. Esas oğlan -öhöm,yani adam demek istedim,yanlışlıkla taş olmayalım şimdi- Kuzey isimli,çok ünlü bir teknoloji şirketinin kurucusu. Ancak sadece bu kadar değil,Kuzey aynı zamanda Bilgi İstihbarat Servisi'nin bir ajanı. Ve tabi ki,fazlasıyla yakışıklı... 😃 Masal ise zekâsı tavan yapmış,doktorasını MIT'de yapan ileri zekâ bir kız olsa da malesef bunu fizik kanunlarına bile meydan okuyabilecek olan sakarlığı yüzünden gösteremeyen,bir altmışlık bir kızıl.
   Birden fazla yan karakterimiz mevcut ama hepsini anlatmaya kalkarsam yazının sonunu göremeyiz gibi geliyor,o yüzden sadece isimlerle yetinmek zorunda kalacağım. 😃 Bir Julie'miz var ,ki kendisi yapay zekâya sahip,fazlasıyla gerçekçi bir robot. Bir mavi gözlü Zack var,Kuzey'in en yakın arkadaşı. Ve bir de Alex var,kendisi düklükten terk,İngiliz asıllı bir ajan...
   Olay Masal'ın kendisiyle aynı uçakta yer alan Kuzey'in başondan aşağı pembe külotlar dökmesiyle başlıyor diyebilirim. Bayağı ilginç,biliyorum. 😃 Masal,Boston'dan Türkiye'ye ailesini ziyaerete geliyor ve bu arada oluyor ne oluyorsa. 
   Ancak olay şu,Masal'ın doktora konusu bir hayli önemli,amcak maselef size tam olarak ne olduğunu söylemem mümkün değil,çünkü okurken bile yüzde yüz oturtamadım. 😃 Kısaca,kendini yenileyen,yapay zekâya sahip bir kilit sistemi diyebilirim.
   Anlatırsam kitabın keyfini kaçıracağım birden fazla olay sonucu bir şekilde,çok tehlikeli ve aynı zamanda absürd olaylar sonucunda, Kuzey ve Masal yeniden bir araya geliyorlar ve Kuzey malesef -bu onun bakış açısı, benim değil- Masal'ı görgü tanığı ve muhtemel kurban olarak BİS merkezine götürüyor. Ve bilin bakalım ne oluyor? Evet,doğru tahmin arkadaşlar,Masal ikinci bir emre kadar Kuzey'in koruması ve gözetimi altında. 😃
   Başta olay her ne kadar bağımsız görünse de,yazar sonunda olayları girift bir şekilde birbirine bağlamayı başarmış. Tam her şeyin açıklığa kavuştuğunu düşündüğünüz anda,yeni bir sürprizle karşılaşıyorsunuz. Ve söylemeden geçemeyeceğim, kitabı okuyup bitirdiğim o birkaç saat içerisinde gülmekten çenem ciddi anlamda ağrıyordu. Abartmıyorum. 😃 
  Mutlaka okuyun arkadaşlar,eğleneceğinizi garanti edebilirim. Bir sonraki yayına kadar kendinize iyi bakın. 😊

18 Ağustos 2016 Perşembe

MADAM BOVARY (GUSTAVE FLAUBERT)


Selam arkadaşlar ben calypso :-)

Yaniii Bugün günlerden klâsikler günü :-)
Umarım hepiniz iyisinizdir.
 Bende bu aralar yoğun bir tempo ile yaşıyorum ve bu nedenle kitaplar konusunda biraz ara vermek zorunda kaldım . Ama bu açığı kapatmak için yıllardır yaptığım birikimler işime yaramıyor desem yalan olur .

Bugün sizlere bol ihtirasli,şehvetli bir kadın getirdim ; MADAM BOVARY 
Madam bovary elinde olan hayattan bir türlü zevk alamayan arayış içinde olan ve bu arayış sonucu hayatını çıkmazlara sokan bir kadını anlatır.


İşin ilginç yanı bizde de çok benzer bir kitap vardır,  tabiiki birebir aynı değildir ama ana fikir kesinlikle aynı tahmin yürütebiliyor musunuz? Cevabı yayınının sonunda vereceğim :-) 

Gelelim kitabımıza ; 
Baş karakterimiz emma rouault (bovary): Emma naif,duygusal,aşktan büyük beklentileri olan,babasıyla yaşayan bir genç kızdır.
Babasının kırık bacağını tedavi etmek amacıyla eve gelen hekimle hayatı değişmeye başlar.

Charles Bovary : aslında pek nitelikli olmayan biridir charles annesinin ısrarları üzerine tıp okur ve doktor olur, daha sonra yine annesinin isteğiyle dul ve zengin bir kadın olan 45 yaşlarındaki dubuc ile evlendirir.
Evlendikten sonra evlilikle ilgili tüm hayalleri yerle bir olan charles evin hâkimiyetini karısı dubuc'a kaptırır,her yönden onu yönlendirmeye çakışan karısı zengin fajat sağlık yönünden çok zayıf biridir ve sürekli hastadır.

Bir gün gecenin bir yarısı eve gelen kırık bacak haberinde bile kocasının gece gece gitmesine izin vermez kocasının doktorluk mesleğini ciddiye almadığını  gösterir  ve sabah gidebileceğini söyler.

Sabah yola çıkan charles, Mr. Rouault 'ın çiftliğine gider.
Tedaviden sonra ısrarlar üzerine emma'nın ikram ettiği yemeği yer.
Sonraki günlerde sık sık bahaneler bularak çiftliğe gelmeye başlar ve emma ile aralarında ufak bir arkadaşlık başlar.

Bu arada zengin karısı tüm parasını dolandırıcı bir muhasebeciye kaptırır, kısa bir süre sonra da ölür.

Doktorun karısının ölümünü haber alan Mr. Rouault onu anladığını kendisinimde karısını kaybettiğini söyler ve onu çiftlik evinde kalmaya davet eder.
Daveti kabul eden charles çiflik evine gider ve emma ile arkadaşlıkları biraz daha ilerler. Kısa bir süre sonrada emma ile evlenir.

Bu arada emma da okuduğu romanlarda ki aşklar gibi aşk yaşamak ister ve bir umut diyerek eve gelen genç, yakışıklı ,hoşsohbet ve artık dul olan charles ona çekici gelmeye başladığı için evliliği kabul eder.
Başta roman gibi aşk yaşamak hevesiyle evlenen emma'nın hevesi balayından sonra geçer ve mutsuzluk silsilesi böyle başlar.

Kocasının tekdüze ve sıkıcı hayatı emma'yı arayışa sürükler. Karısının etrafında ki gösterişli hayattan sıkıldığını bilen charles  hamile karısını üzmemek için o çevreden uzaklaşmaya ve taşınmaya karar verir.

Fakat bunlar emma için yeterli değildir.
Kısa süre sonra  Kocasının sıkıcı işlerine dönmesiyle yapacak birşeyi kalmayan emma o sıralarda tanıştığı  avukat kâtibi leon'dan etkilenir ve onunla aradığı aşkı yaşayabileceğini düşünür.

Fakat leon kesinlikle emma hakkinda böyle düşünmez kısa bir süre sonrada kasabadan ayrılır zaten.

Leon'un gitmesi üzerine eski sıkıcı hayatına devam eden emma bu kez başka birine kapılır, genç çiftçi rodolphe ile ilişki yaşamaya başlar.
Adeta onun metresi olur,bu sırada kocasından iyice soğur .
Zaten sıkıcı bulduğu kocasının bir ameliyat sırasında hata yapması sonucu travma yaşaması  ve evden hiç çıkmamaya başlaması emma'yı iyiden iyiye çileden çıkarır ve sevgilisi ile kaçmak istediğini ona söyler. 
Fakat ciddi bir ilişki düşünmediğini belirten rodolphe bir mektupla ilişkiyi sonlandırır.

  Buna dayanamayan emma kriz geçirir,hastalanır ve aylarca kendine gelemez.
İyileştikten sonra emma kocasıyla operaya gider, orda leon ile karşılaşır ve her gün müzik dersi bahanesiyle onunla görüşmeye başlar ,bu ilişki sonucu başına  bir sürü iş açılır ve bir sürü borcu olur.
Eski sevgilisi rodolphe yalvarır ondan aldığı yanıt sonrası daha fazla bu hayata dayanamaz ve aradığı romanvari  hayatı yaşayamaz.
Bir dükkandan bulduğu  arsenik ile intihar eder.

Kocasıda karısının ölümünden sonra karısının kendisini aslında hiç sevmediğini bilerek ölür. Kızları da büyükannesinin yanına döner.

Aşk, ihtiras ve mutsuzluk kokan bu roman okunması güzel ve etkileyi bir kitaptır. Bir yandan emma'yı suçlarken bir yandan da haklı bulur insan .
Keyifle okumanızı dilerim.

Veda etmeden önce kitabı türk edebiyatında hangi kitaba benzettiğimi söyleyeceğim ve bu kitapla ilgili küçük bir karikatür göstereceğim .
Öncelikle bir çok ayrıntısı değişik  olmakla  birlikte ihtiras, aşk arayışı,şehvetli kadın ve yasak ilişki denilince akla hangi kitap gelir ?
Tabiî ki AŞK-I MEMNU :-)

Bir dahaki yayında görüşmek üzere kendinize iyi bakın :-) :-)

15 Ağustos 2016 Pazartesi

Locke Lamora'nın Yalanları-Scott Lynch / Centilmen Piç-1

   Merhaba arkadaşlar, ben Charmzura. Geçtiğimiz hafta hiç paylaşım yapamadım ama bu hafta küçük bir duyuruyla beraber buradayım 😊 
   Önce duyuruyu yapayım,sonra da yoruma geçeceğim. Biliyorsunuz normalde pazartesileri Türkçe kitap yorumu yaparken,cuma günleri başka bir kitabın İngilizce yorumunu yapıyorum. Bundan sonra bu iki günde aynı kitabın yorumunu yapmayı planlıyorum. Pazartesi Türkçe,cuma İngilizce. Eğer yorumunu yaptığım kitabın İngilizce basımı yoksa o hafta Türkçe basımı olmayan bir kitap paylaşacağım ve ya eski Türkçe paylaşımlardan çevirme yapacağım. Eğer herhangi bir götüş belirtmek isterseniz,lütfen çekinmeyin. 😊
   Pekâlâ, Locke Lamora'ya geri dönüyoruz. Benim için okuması gerçekten zor bir kitap oldu. Kitabın kurgusu,anlatım tarzı,içinde barındırdığı karakterler vs. çok güzeldi ancak neden bilemiyorum, bir türlü okuyamadım. Normalde bu kalınlıkta bir kitabı maksimum iki günde bitirirken Locke Lamora'nın Yalanları elimde üç haftadan fazla süründü,siz düşünün. Hani böyle ne olursa olsun bir türlü sizi avucuna almayı beceremeyen kitaplar çıkar ya karşınıza,işte bu kitap benim için öyleydi malesef...
   Ancak dediğim gibi,konu çok güzel. Esas karakterimiz doğal olarak Locke Lamora 😃 Kendisi fazlasıyla becerikli,dümen çevirmeye inanılmaz meraklı ve bu konuda da becerikli olan bir hırsız... 😃 Hatta yaşı büyüdüğünde kendisi tescilli bir dolandırıcılık çetesinin lideri oluyor : Centilmen Piçler. İsimleri cidden havalı 😎 Çetesinin kendisinden başka dört üyesi mevcut; Calo ve Galdo Sanza -ikiz oluyorlar- Jean Tannen ve Böcek lakaplı ufak bir çocuk.
   Lynch bize İtalya'ya fazlasıyla benzeyen farklı bir dünya yaratmış. Centilmen Piçler'imizin yaşadığı şehrin adı Camorr. Ve Dük'ün adamları için Lamora'nın tek bir adı var, Camorr'un Belası 😃 
   Lamora'nın yaşadığı şehirde insanlar ikiye ayrılıyor, sıradan insanlar ve Dürüst Vatandaşlar. Bahsedilen bu dürüst vatandaşlar aslında hırsızlar,yankesiciler ve dolandırıcılar oluyor. Ve onlar şehrin düküne değil çetelerin hepsini yöneten kişi olan Capa Barsavi'ye hesap veriyorlar. Locke de onlardan birisi ancak Capa dahil herkes onu ve çetesini küçük hırsızlıklar yapan küçük bir grup sanıyorlar. Ah ne kadar da yanılıyorlar... 😃 
   Ben kitabın genel olarak bu seyirde devam edeceğini düşünmüştüm. Hatta kendi kendime 'İyi ama yeterli değil' diye yorum bile yapmıştım ki,işler ilginçleşmeye başladı. İşin içine çok yüksek,çok karanlık hırsları olan bir Gri Kral girdi. Centilmen Piçler'in ensesine nefesini vermeye başlayan kolluk kuvvetleri girdi. Ve Lynch her dönemeçte beni şaşırtmayı kesinlikle becerdi. 😃 Başlangıca yakın bir bölümde tamam artık yakalandı dedim ve orada okumaya ara verdim. Sonunda devam ettiğimdeyse aslınds ne kadar yanıldığımı ve Lamora'yı ne kadar hafife aldığımı gördüm...
   İkinci kitaba çok yakın zamanda başlamayı planlıyorum arkadaşlar,tabi elimdeki diğer kitapları bitirir bitirmez. 😃 Kesinlikle okumanız gereken,harika bir kitap... Cumaya kadar kendinize cici bakın 😙

11 Ağustos 2016 Perşembe

ÇALIKUŞU (REŞAT NURİ GÜNTEKİN)


Selam arkadaşlar ben calypso :-)
Nasılsınız? Umarım benim gibi  sıcak yüzünden isyanlarda değilsinizdir.

Size bugün çoook uzun zaman önce en az 4 defa okuduğum bir kitabı getirdim . Türk edebiyatının nadide eserlerinden "ÇALIKUŞU "

Döneminin romanları arasında bence en güzeli ve  günümüz dizileri ve güncel romanlarının da başlıca esin kaynaklarından biridir.
Hem geçmiş yıllarda hemde yakın bir tarihte dizisi bile yapılmış bir kitap.
Ve yine dönem romanlarına göre yalın bir dille yazılmış olduğu için okurken sıkılmayacağınızı düşünüyorum.

Bugün lafı çok uzatmak istemiyorum ve kitabımıza geçiyorum.

Baş karakterimiz :feride namı diğer çalıkuşu :-)
Yerinde duramayan,hınzır,zeki,sevecen bir kız ama aynı zamanda o dönemin kız çocuklarının aksi olan biridir,bu kitapta çocukluktan talihsiz olan çalıkuşu anlatılır.

Feride annesini küçük yaşta kaybetmiş ,babası subay olan bir kız çocuğudur.
Annesinin vefatı üzerine büyükannesinin yanına gelir kısa süre sonrada babasını kaybeder.

Büyükannesiyle yaşayan feride fransız mektebine gider. Mektepte bulduğu her fırsatta ağaçlardan sarkan ferideyi öğretmenlerden biri çalıkuşu'na benzetir ve çalıkuşu olarak anılmaya başlanır.

Büyükannesi öldükten sonra tek yakını olan teyzesine giden feride teyzesinin oğlu kâmran'a  kendisinin zıttı bir karaktere sahip olduğu için sürekli sataşır ama içten içede aşıktır kâmran'a  ve kâmranda ona .

Durumu farkeden teyzesi mektep biter bitmez evlenmelerini ister.
Mektep bittikten sonra düğün günü çalıkuşu'na bir misafir gelir ve bir şeyler anlatır.duyduklarından sonra feride hemen evden ayrılır,bir süre süt annesinin yanında kaldıktan sonra anadolu'da bir köye öğretmen olarak atanır.işteee feride öğretmen masalı burda başlar .
İlk görevlendirdiği köyde  başlarda köyü de sevmez ,öğretmenliği de ama daha sonra çok iyi ilişkiler kurmaya başlar.  Ve burda geçen günlerini günlüğe yazmaya başlar.
 kendisi gibi babası olmayan,annesi ise herkes tarafından lanetlenen kötü yola düşmüş bir kadın olan yani yok kabul edilen bir öğrencisini evlatlık olarak alır. Tatlı küçük munise o günden sonra feride nereye gitse yanında olur.
Bir çok yer gezen feride en son kuşadasına gider ve  öğretmenlik yapmaya  başlar ,bu sırada öz evladı gibi sevdiği munise kuşpalazı'na yakalanır ve vefat eder. Okulu kapatılan feride ilk görev aldığı köyden tanışıklığı olan hekim hayrullaha yardim etmeye başlar.
Tâbi gittiği her yerde güzelliğiyle dikkat çeker ve bu yüzden bir çok kez zor durumda kalır.
Son olarak kızını kaybedince hastalanan feride'nin hekimle adı çıkar. Epeyce yaşlı olan hekim hayrullah dedikoduları önlemek amacıyla ferideyi evliliğe ikna eder.
Kağıt üstünde olan bu evlilik ferideyi kurtarır bir nevi.
Hayrullah efendi aslında  kızı gibi sevdiği feride'nin aşk acısı çektiğini anlar ve bir gün günlüğünü bulur.

Günlüğü okuyan hayrullah efendi  feride'nin günlüğünü ve mektupları paketler ve ölümünden sonra kâmran'a vermesi için ferideye talimat verir.
Zaten çok yaşlı olan hayrullah efendi bir süre sonra ölür.

Feride de hem teyzesini görmek hem de paketi kâmrana vermek için evlerine gider.
Bu geçen zamanda kâmran evlenir ve bir kızı olur. Karısı da ölen kâmran aslında adım adım ferideyi takip eder ama bir yerde anladığı yanlış anlama nedeniyle peşini bırakır.

Hayrullah efendinin bıraktığı pakette ne olduğunu bilmeyen feride kuşadasına dönmeden bir gece önce kâmrana verir.

Günlüğü okuyan kâmran  sizce ne yapmıştır?

Sizi bu kritik anlarda yalnız bırakayım bakalım  :-)

Bir dahaki paylaşımda görüşmek üzere ...
Kendinize iyi bakın ...:-) :-) :-)

3 Ağustos 2016 Çarşamba

KORKU (STEFAN ZWEİG )

Selam arkadaşlar ben calypso:-)
uzuun bir aradan sonra yine bir modern klâsikle karşınızdayım :-)

Bu aralar çok fazla klâsik kitap yorumu yapmadım. Bir süre için değişiklik olsun istedim ,umarım çok başınız ağrımamıştır.

Kitap yorumuna geçmeden önce söylemek isterim ki STEFAN ZWEİG okuduğum en iyi yazarlardan. Kitapları çok uzun değil genelde ince ve kısa hikâye şeklinde ama son derece etkileyici. Zaten iki kitabından daha öncede bahsetmiştim uzun bir aradan sonra tekrar  zweig'ın kitaplarına dönüş yaptım diyelim.

Üstelik her kitabında farklı bir konuyu ele almasının dışında bunları okuyucuya çok yoğun ve gerçekçi olarak yansıtması zaten ne kadar iyi bir yazar olduğunun kanıtıdır yani. Ve her kitabında da olay dışında en çok ön plâna çıkan şey insan psikolojisidir.

Herneyse lafı fazla uzatmadan kitabımıza geçelim :-)

Kitabımız : KORKU

İlk sayfasından son sayfasına kadar heyecan ve gerilimin uç seviyede olduğu bir kitap.

Yaşadığı burjuva hayatından sıkıldığı için bir süredir kaçamak yapan güzel bir kadın ve onun yakalanmış olma korkusu temel olay .

Sekiz yıldır başarılı bir avukatla  evli olan ideal,mutlu,rahat bir hayata ve sağlıklı çocuklara  sahip olan irine burjuvazi hayatından sıkılır ve kendini genç bir piyanistin kollarına atar .

Haftanın belirli günleri sevgilisiyle buluşan kadın, her ne kadar mutlu olsada aynı zamanda her an yakalanma korkusunu içinde yaşar .

Ve bir gün bir şantajcı ortaya çıkar . Genç kadın korkularıyla başbaşa kalır. Şantajcı eğer dediğini yapıp herşeyi açıklayacak olursa evliliği ,itibarı ve çocukları dahil olmak üzere herşeyini kaybedecektir.

Kitabın sonuna kadar irine'nin gerginliğini ve korkularını sizinde hissedeceğinize eminim . Ve Zweig bir kez daha çarpıcı bir finalle karşınızda... açıkçası ben şaşırdım ,sizleri de  şaşırtır diye düşünüyorum ve yorumumu burda bitiriyorum .
Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
 Veda etmeden son birşey ,
En büyük korkular insanın benliğindedir...

Kendinize iyi bakın.

bir dahaki yayında görüşmek üzere :-)

1 Ağustos 2016 Pazartesi

Kıvılcım - Ruth Frances Long

   Merhaba arkadaşlar, ben Charmzura. Bugün size kitap fuarında delirip de yapıştığım ama alırken aslında hiç bir fikrimin olmadığı bir kitabı getirdim. 😃 Ciddiyim,bu sene kitap fuarında çalıştım ve tamamen bu sebeple öğrendiğim bir yayınevinin kitabı kendisi. 😂 Ancak yanlış anlamayın,kitap hiç de fena değildi.
   Bugün yorumu biraz kısa tutmaya niyetliyim,o yüzden hemen size kitabın konusundan bahsetmek istiyorum. Bir kızımız var,adı Izzy Grigory,soyisme dikkat. Sonra bir de esas oğlan var,böyle dövmeli küpeli filan,onun adı da Jinx. Şimdi bizim Izzy arkadaşlarıyla buluşmaya giderken bir duvarda çok detaylı,biraz ürkütücü olsa da fazlasıyla güzel bir melek figürü görüyor. Figürün gözlerinin altı sanki graffitiyi yapan arkadaş azıcık akıtmış gibi dursa da geri kalanı nizami. Izzy fotoğrafı çekiyor çekmesine ama arkasından gelen pasaklı bir dilenci onı hemen yan taraftaki dar sokağa itmeye ve sonrasında da telefonunı alıp kaçmaya karar veriyor. Izzy durur mu peki? Tabi ki hayır,onun peşinden yardırıyor bizim kız da 😃 Ama nafile,en sonunda adamı yakalayıp almak istese de pasaklı amca telefona iyice bağlanmış olacak ki,vermiyor. Ancak arkadan gelen,ona telefonu vermesini emreden sesten sonra telefondan vazgeçiyor. İşte bizim çift böyle tanışıyor. Gerçi arada telefon atomik parçacıklara ayrılmak suretiyle ekranlara veda ediyor ama olsun. 😃 
   Bizim oğlan kızı o sokağın çıkışına kadar bırakıyor,kız tam o graffitinin yanından geçerken meleğin gözlerini üzerinde hissetse de bunu yaşadıklarına veriyor. Yani graffitinin sizi izlemesi çok saçma,değil mi? Tabi ki de değil arkadaşlar. 😒 
   Jinx'in orada oluşunun sebebi de aynı graffiti. Hanımının emri üzerine gidip kıvılcımı toplamak zorunda. Ancak tahmin edin bakalım ne? Kıvılcım  yerinde yok! 😱 
  Peki nedir bu kıvılcım? Kimdir bu Jinx'in hanımı? Kendisi hangi ailedendir? Hemen bakalım arşivlere... Şimdi şekerler,kıvılcım dediğimiz şey,bir melek öldükten sonra arkasında bıraktığı kor gibi bir parçacık oluyor. Bizim oğlanın hanımı da kendisi de fae aleminin birer mensubu olmaktalar. Periler yani. Bzim zavallı Jinx de babasının ve annesinin kimliği yüzünden esas ailesinden alınıp barış hediyesi olarak hanımım dediği fazla şeker sürtüğe el altıcısı olarak verilmiş,lanetlenmiş,peri aleminden bir başka yaratık.
   Her neyse,şimdi bu kıcılcımı hanımın neden istediğine gelelim. Kıvılcımlar peri aleminde bir tür çok çok değerli para birimi gibi. Kimin daha çok kıvılcımı varsa o daha güçlü kabul ediliyor. Ancak bu kıvılcım diğerlerinden de özel çünkü ait olduğu melek sıradan bir melek değil. İntikam yemini etmiş,sevgilisini geri getirmeye kafsyı takmış ayrı bir psikopat. Sevgilisi Lucifer Morningstar oluyor,evet. Ve tahmin edin bakalım kıvılcım kimin içinde? 
   Izzy'ye dönecek olursak,çok tatlı bir ailesi var. Ancak bu olayın olduğu gün başka bir şey daha oluyor,babası bir kaza geçirerek hastaneye kaldırılıyor. Hastanede fazla kızıl saçlı bir kadın ona plastik bir bardakta bir içecek uzatarak babasına içirmesini söylese de Izzy bir şey gördüğünden kaseyi düşürerek içeceği döküyor. Bizim kızıl delirerek bağırıp çağırmaya başlayınca annesi geliyor ve kadını görüyor. Ve o da deliriyor. Izzy cevapların ve babasını kurtarmanın peşinde koşarken çeşitli misafirler evine geliyor. (Melek türünden) Ve onlardan korkan Izzy içinde yeni yeni duymaya başladığı sese kulak vererek nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde onları def ediyor. 
   İçinde ne olduğunu çeşitli yollardan öğrenen ve onu çıkarmaya çalışan Izzy'ye yardım bizim oğlandan geliyor. Ama aslında pek de yardım sayılmaz. Neler döndüğünü az çok anladınız mı?
   Bu yolda Izzy aslında Grigory soyundan gelen birisi olduğunu,yani iki dünya arasındaki kapının ve perilerin rahat durmasını sağlayan bir koruyucu olduğunu ve aslında 'hangi' aileye mensup olduğunu öğreniyor.
   İlginç bir kitaptı diyebilirim. Özellikle bir dalda diğer  pek çok kitaptan farklıydı. Kıvılcım'da normalde okumaya alışık olduğumuz halde beraber pek görmediğimiz iki tür bir aradaydı. Böyle kitaplara çok rastlamadığımı söykeyebilirim. Her ne kadar sizi tamamen avcunun içine alabilen bir kitap olmasa da kendini okutuyor. Okumanızı tavsiye ederim arkadaşlar 😊 Bir dahaki görüşmemize dek kendinize cici bakın. 😙
  Not : Yorumu kısa tutmaya niyetliyim dedim ama çenemi tutmakta yine pek becerikli olamadım malesef,kusuruma bakmayın. 😅