18 Ağustos 2016 Perşembe

MADAM BOVARY (GUSTAVE FLAUBERT)


Selam arkadaşlar ben calypso :-)

Yaniii Bugün günlerden klâsikler günü :-)
Umarım hepiniz iyisinizdir.
 Bende bu aralar yoğun bir tempo ile yaşıyorum ve bu nedenle kitaplar konusunda biraz ara vermek zorunda kaldım . Ama bu açığı kapatmak için yıllardır yaptığım birikimler işime yaramıyor desem yalan olur .

Bugün sizlere bol ihtirasli,şehvetli bir kadın getirdim ; MADAM BOVARY 
Madam bovary elinde olan hayattan bir türlü zevk alamayan arayış içinde olan ve bu arayış sonucu hayatını çıkmazlara sokan bir kadını anlatır.


İşin ilginç yanı bizde de çok benzer bir kitap vardır,  tabiiki birebir aynı değildir ama ana fikir kesinlikle aynı tahmin yürütebiliyor musunuz? Cevabı yayınının sonunda vereceğim :-) 

Gelelim kitabımıza ; 
Baş karakterimiz emma rouault (bovary): Emma naif,duygusal,aşktan büyük beklentileri olan,babasıyla yaşayan bir genç kızdır.
Babasının kırık bacağını tedavi etmek amacıyla eve gelen hekimle hayatı değişmeye başlar.

Charles Bovary : aslında pek nitelikli olmayan biridir charles annesinin ısrarları üzerine tıp okur ve doktor olur, daha sonra yine annesinin isteğiyle dul ve zengin bir kadın olan 45 yaşlarındaki dubuc ile evlendirir.
Evlendikten sonra evlilikle ilgili tüm hayalleri yerle bir olan charles evin hâkimiyetini karısı dubuc'a kaptırır,her yönden onu yönlendirmeye çakışan karısı zengin fajat sağlık yönünden çok zayıf biridir ve sürekli hastadır.

Bir gün gecenin bir yarısı eve gelen kırık bacak haberinde bile kocasının gece gece gitmesine izin vermez kocasının doktorluk mesleğini ciddiye almadığını  gösterir  ve sabah gidebileceğini söyler.

Sabah yola çıkan charles, Mr. Rouault 'ın çiftliğine gider.
Tedaviden sonra ısrarlar üzerine emma'nın ikram ettiği yemeği yer.
Sonraki günlerde sık sık bahaneler bularak çiftliğe gelmeye başlar ve emma ile aralarında ufak bir arkadaşlık başlar.

Bu arada zengin karısı tüm parasını dolandırıcı bir muhasebeciye kaptırır, kısa bir süre sonra da ölür.

Doktorun karısının ölümünü haber alan Mr. Rouault onu anladığını kendisinimde karısını kaybettiğini söyler ve onu çiftlik evinde kalmaya davet eder.
Daveti kabul eden charles çiflik evine gider ve emma ile arkadaşlıkları biraz daha ilerler. Kısa bir süre sonrada emma ile evlenir.

Bu arada emma da okuduğu romanlarda ki aşklar gibi aşk yaşamak ister ve bir umut diyerek eve gelen genç, yakışıklı ,hoşsohbet ve artık dul olan charles ona çekici gelmeye başladığı için evliliği kabul eder.
Başta roman gibi aşk yaşamak hevesiyle evlenen emma'nın hevesi balayından sonra geçer ve mutsuzluk silsilesi böyle başlar.

Kocasının tekdüze ve sıkıcı hayatı emma'yı arayışa sürükler. Karısının etrafında ki gösterişli hayattan sıkıldığını bilen charles  hamile karısını üzmemek için o çevreden uzaklaşmaya ve taşınmaya karar verir.

Fakat bunlar emma için yeterli değildir.
Kısa süre sonra  Kocasının sıkıcı işlerine dönmesiyle yapacak birşeyi kalmayan emma o sıralarda tanıştığı  avukat kâtibi leon'dan etkilenir ve onunla aradığı aşkı yaşayabileceğini düşünür.

Fakat leon kesinlikle emma hakkinda böyle düşünmez kısa bir süre sonrada kasabadan ayrılır zaten.

Leon'un gitmesi üzerine eski sıkıcı hayatına devam eden emma bu kez başka birine kapılır, genç çiftçi rodolphe ile ilişki yaşamaya başlar.
Adeta onun metresi olur,bu sırada kocasından iyice soğur .
Zaten sıkıcı bulduğu kocasının bir ameliyat sırasında hata yapması sonucu travma yaşaması  ve evden hiç çıkmamaya başlaması emma'yı iyiden iyiye çileden çıkarır ve sevgilisi ile kaçmak istediğini ona söyler. 
Fakat ciddi bir ilişki düşünmediğini belirten rodolphe bir mektupla ilişkiyi sonlandırır.

  Buna dayanamayan emma kriz geçirir,hastalanır ve aylarca kendine gelemez.
İyileştikten sonra emma kocasıyla operaya gider, orda leon ile karşılaşır ve her gün müzik dersi bahanesiyle onunla görüşmeye başlar ,bu ilişki sonucu başına  bir sürü iş açılır ve bir sürü borcu olur.
Eski sevgilisi rodolphe yalvarır ondan aldığı yanıt sonrası daha fazla bu hayata dayanamaz ve aradığı romanvari  hayatı yaşayamaz.
Bir dükkandan bulduğu  arsenik ile intihar eder.

Kocasıda karısının ölümünden sonra karısının kendisini aslında hiç sevmediğini bilerek ölür. Kızları da büyükannesinin yanına döner.

Aşk, ihtiras ve mutsuzluk kokan bu roman okunması güzel ve etkileyi bir kitaptır. Bir yandan emma'yı suçlarken bir yandan da haklı bulur insan .
Keyifle okumanızı dilerim.

Veda etmeden önce kitabı türk edebiyatında hangi kitaba benzettiğimi söyleyeceğim ve bu kitapla ilgili küçük bir karikatür göstereceğim .
Öncelikle bir çok ayrıntısı değişik  olmakla  birlikte ihtiras, aşk arayışı,şehvetli kadın ve yasak ilişki denilince akla hangi kitap gelir ?
Tabiî ki AŞK-I MEMNU :-)

Bir dahaki yayında görüşmek üzere kendinize iyi bakın :-) :-)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder